Liyakat-sizlik | M. Safa TÜRE
Toplum olarak bazı değerlere ve bazı kavramlara
delicesine bağlıyız. Öyle ki her cümlemizde bu değerlerden bahsediyor, bu
kavramların toplumumuz tarafından içselleştirilmesi gerektiğine olan inancımızı
dile getiriyoruz. İşte liyakat da demokrasi, saygı, insan hakları, adalet,
hoşgörü, hukukun güvenilirliği gibi değer veya kavramlardan biri.
Liyakat, sözlük anlamı itibariyle layık olmak,
yaraşırlık, uygunluk demektir. Fakat bu sözcüğe konu olan insanlar acaba
işlerine ne kadar layık, işlerine ne kadar uygun, işlerine ne kadar yaraşır?
Peki bunları soruyor muyuz, araştırıyor muyuz, eleştiriyor muyuz? Hayır değil
mi…
Ülke sorunlarını tespit etmekte hiçbir sorun
yaşamıyoruz. Nokta atışıyla sorunları tespit ediyoruz da çözüm aşamasında biraz
bocalıyoruz. Tespiti gerçekleştirirken ki samimiyetimizi çözüm aşamasında
bulamıyoruz. Liyakat, liyakat, liyakat diye ağzımızda kavramı sakız edip ilk
fırsatta teyzemizin oğlunu işe almayı kolluyoruz. İşi Hanyayla ilgili olan
adamı tutup Konyaya atıyoruz.
Bu soruları cevaplarken özeleştiri yapmamız gerek.
Liyakati sağlamayı dil ile söylerken acaba kalp ile ne söylüyoruz ne istiyoruz
diye kendimize sormamız gerek.
Bu soruların cevabını ararken eleştiri yapabilmemiz
gerek. Partizanlık yapmayıp, A işinde uzman adamı X işine atayan devlet
görevlisinin hata yaptığını söylememiz gerek.
Sağcı-solcu, dindar-dinsiz, muhafazakar-laik gibi
ayrımların işe alımlarda kriter yapılmasına karşı çıkmak gerek.
Dindar olduğumuzu söyledikten sonra, “İşi ehline verin!” prensibini çiğnemekten
imtina etmemiz, işi cidden ehline vermemiz gerek.
Zabıta müdürünü, Osmanlı Arşivine atamamak, daha
doğrusu Osmanlı Arşivini Zabıta müdürüne bağlamamak gerek. (A işinde uzman
adamı X işine atamak, bakınız iki cümle öncesi.)
Velhasıl, liyakat derken liyakat-sizlik’i içten içe
arzulamamak gerek.
Bu konuya ilerleyen günlerde, güncel olaylar
ekseriyetinde değerlendirmeye devam edeceğim. Liyakat neden bu kadar önemli
sorusuna samimi bir şekilde yanıtlar aramaya, özeleştiriler yapmaya devam
edeceğim.
Eğer sizlerde bu hakkında bir çift söz söylemek
isterseniz, bize yazabilirsiniz…
-MUSTAFA SAFA TÜRE